(Özel) Galiçya’daki Türk askerlerinin namaz kılarken çekilen fotoğrafları 104 yıl sonra ortaya çıktı
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA GALİÇYA CEPHESİNDE YARALANAN YA DA HASTALANAN TÜRK ASKERLERİNİN ÇEKYA’NIN VALASSKE MEZİRİCİ ŞEHRİNDE TEDAVİ GÖRDÜĞÜ HASTANEDE NAMAZ KILARKEN ÇEKİLEN FOTOĞRAFLARI 104 YIL SONRA ORTAYA ÇIKTI.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Galiçya cephesinde yaralanan ya da hastalanan Türk askerlerinin Çekya’nın Valasske Mezirici şehrinde tedavi gördüğü hastanede namaz kılarken çekilen fotoğrafları 104 yıl sonra ortaya çıktı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında 1916-1917 arasında Galiçya cephesinde Ruslara karşı mücadele eden Türk askerlerinin tedavi gördüğü Çekya’nın Valasske Mezirici şehrindeki hastanede çekilen fotoğrafları, şehir müzesinin arşivinden çıktı. 104 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflarda, cephede yaralanan ya da hastalanan Türk askerlerinin getirildiği hastanede dini vecibelerini yerine getirdiği görüldü. Savaş sırasında hastaneye çevrilen Valasske Mezirici Frantisko Palackeho Lisesi’nde çekilen fotoğraflarda Türk askerinin bir odada namaz kıldığı anlar yer aldı.
Valasske Mezirici Şehir Müzesinden Tarihçisi Ivana Spitzer Ostranska, savaş sırasında şehrin önemli bir konuma sahip olduğuna dikkat çekti. Ostranska, “Valasske Mezirici, demiryolu üzerindeki konumu nedeniyle Galiçya cephesinden gelen askerler ve tüm askeri nakliyelerin durdurulması gereken bir karantina istasyonu haline gelmişti. Gelen yaralı askerlerin bakımı için Sağır ve Dilsizler Enstitüsü, erkek lisesi, ilkokul ve kasaba okulları, eski kadın cezaevi ve Salvator yurduna el konulmuştu” ifadelerini kullandı.
“Bu lise yalnızca Türk askerlerinin tedavisi için kullanıldı”
Valasske Mezirici Frantisko Palackeho Lisesinden Tarih Öğretmeni Alzbeta Zetkova ise 1. Dünya Savaşı başladığı anda lisenin hastaneye çevrildiğini belirterek, “Bu lise yalnızca Türk askerlerinin tedavisi için kullanılırken, 800’e yakın Türk askeri tedavi edilerek memleketlerine geri gönderildi. Maalesef şehit olan 205 Türk askeri ise şehrimizin ebedi misafirleridir. Türk askerlerinin namaz kıldıkları fotoğraftaki yer, şu an okulumuzda sınıf olarak kullanılmaktadır. Topraklarımızı savunmak için kilometrelerce uzaktan gelen ve canlarını veren Türk askerlerini saygı ile anıyorum” diye konuştu.
Egemen Bağış talimat verdi
Türkiye’nin Prag Büyükelçisi Egemen Bağış’ın talimatıyla Çekya sınırları içerisinde kalan Pardubice, Hodonin ve Valasske Mezirici şehirlerindeki arşivler ve müzeler ile iletişime geçilerek kapsamlı çalışmalar başlatıldı. Mevcut 3 Türk Şehitliğinde bulunan mezarların ve anıtların bakımı da düzenli olarak yapılıyor.
Büyükelçi Bağış, “Şehitlerimiz bizim göz bebeğimiz. Türkiye. Doğunun en Batılı, Batının en Doğulu coğrafyasında hep bir köprü vazifesi görmüş. Bu yüzden de bizim topraklarımız üzerinde hep birileri plan yapmış, hep birileri oyun kurmaya çalışmış. İşte o oyunları bozmak için de daha hayatının baharında 17 yaşında, 18 yaşında gözünü kırpmadan milleti için, bayrağı için, vatanı için, devleti için, canını veren şehitlerimize sahip çıkmak onların aziz hatıralarını yaşatmak aslında hepimizin boynumuzun borcu” diye konuştu.
“Sayın Cumhurbaşkanımızın da bize en önem verdiği talimatı aslında görev yaptığımız bölgelerdeki şehitliklerimize sahip çıkmak” diyen Bağış, “O yüzden geldiğimiz günden itibaren şehitliklerimizin bakımıyla onarımıyla ihtiyaçlarıyla yakından ilgileniyoruz” dedi.
Bağış, “Zaten görevimiz de bu ama benim açımdan çok önemli bir anım, normalde buraya geldiğimizde ilk yapmamız gereken Sayın Cumhurbaşkanımızın Çek Cumhurbaşkanı Zeman’a hitaben kaleme aldığı güven mektubumuzun bir örneğini gidip Çek Dışişleri Bakanlığı’nın protokol genel müdürüne sunmamız gerekiyordu. Ama daha gelmeden buradaki arkadaşlarımızdan, mesai arkadaşlarımdan rica ettim, onlar organizasyonu hazırladılar. Eşim Beyhan Hanım ile birlikte, askeri ataşemizle birlikte, burada yaşayan vatandaşlarımızla birlikte ilk iş biz Şehitliğimize gittik” şeklinde konuştu.
Pardubice şehrindeki Türk Şehitliğinin Prag’a yaklaşık 1.5-2 saat mesafede olduğunu ifade eden Bağış, “Sabah önce şehitliğimizi ziyaret ettik, orada bir tören gerçekleştirdik. Aynı gün öğleden sonra da Çek Dışİşleri Bakanlığı protokol genel müdürlüğüne gidip ben geldim, işte güven mektubumun örneği burada diyerek göreve başlamış olduk” dedi.
Bağış, “Şehitliklerimizle de o günden bugüne hep ilgimizi yakından sürdürdük ve bu konuda inceledikçe çok farklı şeyler ortaya çıktı. Elimizde birtakım belgeler vardı, elimizde birtakım bilgiler vardı ama bir de Büyükelçiliğimizin arşivindeki eski dosyaları karıştırınca 1920’lerden, 1930’lardan, 1940’lardan, 1950’lerden kalan evrakları inceleyince çok farklı şeylerle karşılaştık ve Çek yerel makamlarının arşivlerini incelemeye başladık” ifadelerini kullandı.
Çek makamlarından çok ciddi yardım aldıklarını vurgulayan Büyükelçi Bağış, “Burada yaşayan tarihçilerimiz de, burada yaşayan araştırmacılarımızla da çok ciddi bir iş birliği içerisine girdik ve ortaya çok farklı şeyler çıkmaya başladı. O şehitliklerin, o abidelerin yapılış maceraları, devletimizin ekonomik olarak sıkıntılı dönemlerinde bile bu şehitliklerimizle ilgili nasıl imkanların oluşturulduğu o abidelerle ilgili faklı proje alternatiflerinin nasıl değerlendirildiği. Bunları okudukça gerçekten çok etkilendik” diye konuştu.
Bağış, “Yakında birtakım tarihçiler Galiçya cephesinde şehit düşen, Balkan Savaşlarında şehit düşen, bu topraklarda iz bırakan ecdadımızla ilgili de bir kitap hazırlayacaklar. Onlara da her türlü desteği vermeye çalışıyoruz. Ama biz inceledikçe ortaya çıkan o yeni bilgiler bizi daha da motive ediyor. Daha da heyecan veriyor. İnanın bazen evrakları okurken böyle tüylerim diken diken oluyor. Ne kadar büyük bir millet olduğumuzu bir kez daha anlıyorum” dedi.
Çekya’da 3 Türk Şehitliğinin bulunduğunu kaydeden Bağış, “Bir tanesi Hodonin şehrinde, bir tanesi Pardubice şehrinde, bir tanesi de Valasske Mezirici şehrinde. Bu 3 merkezde de aslında hastaneler varmış ama Valasske Mezirici onların içerisinde en enteresan olanı. Çünkü o dönemde karantina merkezi olarak da kullanılmış. Savaş için gelen askerlerin sadece Türkiye’den değil, dünyanın farklı yerlerinden gelen askerlerin geçiş noktası olmuş. Cephede gazi düşenler de oraya tedaviye gelmiş. Bir kısmı maalesef şehit düşmüş orada defnedilmiş. Bir kısmı iyileşmiş vatana geri gidebilmiş, bir kısmı da iyileşip buralarda kalmış ama zaman içerisinde asimile olmuş ama onların bu toprakları bıraktıkları çok farklı özellikler de ortaya çıkmaya başladı” şeklinde konuştu.
Bağış, “Yani burada mesela Türk anlamına gelen kelime bir çok yerde kullanılıyor, isimlerde kullanılıyor, eşyalarda kullanılıyor, üretimde kullanılıyor. Bunların hepsinde aslında ecdadın bir payı olduğunu düşünüyoruz. Şimdi onlarla ilgili de bir takım araştırmalar yapıyoruz” dedi.
“Valasske Mezirici’de de o dönem bazı binalar hastaneye çevrilmiş” ifadelerini kullanan Bağış, “Eski yurtlar, eski okullar, bir takım kamu binaları. Savaştan sonra da tekrar eski fonksiyonlarına dönmüşler. O binalardan bir tanesi şu anda Valasske Mezirici’nin önde gelen liselerinden bir tanesi. Ama o binada bizim askerlerimizin tedavi gördüğü bir hastane varmış. Çok farklı fotoğraflar çıktı karşımıza” dedi. Bağış, “Onların bahçede dinlenirken, onların hemşirelerle sohbet ederken fotoğrafları ama bir tane fotoğraf bizi çok etkiledi. Ecdadımız hastayken bile, gazi olarak olarak tedavi görürken bile ibadetinden hiçbir şekilde vazgeçmemiş ve toplu namaz kılarken fotoğrafları çıktı. Bu fotoğrafın çekildiği sınıfı tespit ettik, okuldan rica ettik bize açtılar. Oraya baktığımız zaman aslında aynı o hissiyatı yaşıyorsunuz. Orada bizi en çok etkileyen sadece ecdadımızın ibadetine ve inancına sahip çıkması değil, aynı zamanda onlara ev sahipliği yapan Çeklerin de bir hastanenin bir odasını mescit olarak ayırıp onlara toplu ibadet imkanı sunmuş olmaları” diye konuştu.
Bağış, “Yani inanca ve ibadete olan hoşgörü gerçekten Türk-Çek dostluğu adına bize bir ipucu verdi. Oradan ilerleyerek günümüzde Türkiye ile Çekya arasındaki ilişkileri nasıl arttırabiliriz bunun üzerine kafa yoruyoruz şu anda. Bunlarla ilgili bir takım çalışmalar planlıyoruz. İnşallah önümüzdeki yıl 18 Mart’ta pandeminin de etkileri de azalırsa bütün Türkiye’de bütün vatandaşlarımızın göğsünü kabartacak bir 18 Mart şehitlerimizi anma etkinlikler dizisi planlıyoruz. Onları gerçekleştirdiğimiz zaman bu tarihte yaşanan karşılıklı hoşgörü karşılıklı anlayış karşılıklı desteğin de bugünün ilişkilerine yansıması için de birtakım adımlarımız atılmış olacak” dedi.
1. Dünya Savaşı’nda Galiçya cephesinde Rusya ile savaşan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na destek vermek için 535 subay ve 32 bin 17 erden oluşan Türk askerleri, 23 Temmuz 1916 tarihinden itibaren tren ile Galiçya cephesine sevk edilmeye başlanmıştı. Cephede yaralanan ya da hasta olan askerlerin tedavi görmeleri için gönderildiği hastanelerde hayatını kaybedenler Hodonin, Pardubice ve Valasske Mezirici’deki şehitliklerde yatıyor.
104 yıl sonra ortaya çıkan fotoğraflar arasında ayrıca, Galiçya cephesinde başarı gösteren Türk askerlerinin Avusturya Arşidükü Leopold Salvator tarafından madalya ile ödüllendirildiği anların yer aldığı Sağır ve Dilsizler Ensitüsü’nde çekilen fotoğraflar da bulunuyor.