Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç vefatının 18. yıldönümünde anıldı
BOSNA HERSEK’İN İLK CUMHURBAŞKANI ALİYA İZETBEGOVİÇ, VEFATININ 18. YILINDA KOVAÇİ ŞEHİTLİĞİ’NDEKİ MEZARI BAŞINDA DÜZENLENEN ANMA PROGRAMINA, CUMHURBAŞKANLIĞI KONSEY ÜYELERİ, BOSNA HERSEK DEMOKRATİK EYLEM PARTİSİ’NİN (SDA) YETKİLİLERİ İLE BİRÇOK KİŞİ KATILDI.
Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç, vefatının 18. yılında Kovaçi Şehitliği’ndeki mezarı başında düzenlenen anma programına, Cumhurbaşkanlığı konsey üyeleri, Bosna Hersek Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) yetkilileri ile birçok kişi katıldı.
Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, vefatının 18. yıl dönümünde Kovaçi Şehitliği’ndeki kabri başında düzenlenen törenle anıldı. Düzenlenen anma programına ise Cumhurbaşkanlığı konsey üyeleri, Bosna Hersek Demokratik Eylem Partisi’nin (SDA) yetkilileri ile birçok kişi katıldı. Aliya İzzetbegoviç’in, Demokratik Hareket Partisi’nin (SDA) kuruluşundan, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı’ndan çekilmesine kadar olan siyasi çalışmalarını inceleyen ve bu konuda doktora yapan Dr. Admir Mulaosmanoviç yaptığı açıklamada, Aliya İzzetbegoviç’in rolünden bahsederek savaşla baş etmenin kolay olmadığını vurguladı. Mulaosmanoviç, “Bosna’da, özellikle de Hırvatistan’da silahlı çatışma varken, zor bir savaşın mümkün olduğu bilgisi, kesinlikle siyasi eylem için alan bırakmadı. İzzetbegoviç, röportajlardan birinde bir savaşı beklediğini, ancak bu kadar acımasızca olabileceğini beklemediğini belirtmişti. Bence pek çok kişi bu vahşete ve kötülüğün bu miktarına kesinlikle hazırlıksızdı” ifadelerini kullandı.
“Demokratikleştirilmiş bir Bosna Hersek İzzetbegoviç’in vizyonuydu”
İzzetbegoviç’in siyasi vizyonunun açık olduğuna inandığını belirten Mulaosmanoviç, “Yugoslavya içinde eşit Boşnak halkı ve reform edilmiş ve demokratikleştirilmiş bir Bosna Hersek onun vizyonuydu. Kendi halkının siyasi kurtuluşuna ve seksenlerin ikinci yarısında ihlal edilen Cumhuriyetin egemenliğinin geri dönüşüne dayanan çok net bir vizyonu vardı. Dayton Barış Anlaşması’nın imzalanmasından sonra izlediği politika, yıkılmış bir devlet ve toplumun inşası oldu. Özellikle Boşnak kültürel yapısına yönelik savaş saldırılarından çekinmeyen uluslararası temsilciler ve yetkililerle de çatışıyordu. Bu dönemde, İzzetbegoviç’in büyüyen İslamofobinin taşıyıcılarıyla büyük mücadelesinin yanı sıra, ilk yolsuzluk mücadelesi de görüldü. Fakat, yorulduğu da görülüyordu” dedi.
Hem Doğu’da hem de Batı’da itibar gördü
Aliya İzzetbegoviç’in hem Doğu’da hem de Batı’daki itibarını göz önünde bulundurarak, karakterinin ve eserinin kamuoyunda yeterince temsil edilmediğine de dikkati çeken Mulaosmanoviç, “Aliya İzzetbegoviç hakkında çok şey söylendiğini ve çeşitli şekillerde konuşulduğunu düşünüyorum. Bu konuşmaların çoğunlukla, savunma, özgürlük ve egemenlik anlatılarının etrafında inşa edildiği gerçekten olduğu gibi güzel bir vatansever söylemleriyledir. Eksik olan, onun bir düşünür olarak mirasının daha önemli bir şekilde sorgulanmasıdır. Entelektüel katkısının birçok şekilde ve düzeyde sorgulanabileceğine, karşılaştırılabileceğine ve temalaştırılabileceğine inanıyorum, çünkü birçok fenomeni çok derin ve özlü bir şekilde düşünen bir kişiydi” dedi.
“Merhum İzzetbegoviç’in ideali özgürlüktü”
Genç Müslümanlar Derneği Sekreteri Anes Cunuzoviç de Aliya İzzetbegoviç’in 18. ölüm yıldönümü münasebetiyle yaptığı açıklamada, “İdeallerini İslam’dan almış, İslami ideallerin tüm insani ve medeniyet idealleri ve kazanımları ile uyumlu olduğu bilinmektedir. Merhum İzzetbegoviç’in ideali özgürlüktü. Bosna Hersek ve Genç Müslümanların ilk Cumhurbaşkanı. Politikasını destekleyenler ve muhalifleri tarafından eşit derecede takdir edildi, saygı gördü” ifadelerini kaydetti.
Açıklamasında, İzzetbegoviç’in dünya genelinde hem Doğu’da hem de Batı’da, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında, tüm meridyenlerde laik ve dini aydınlar arasında büyük bir itibara sahip olduğunu hatırlatan Cunuzoviç, “Din adamları, filozoflar ve doğa bilimcileri onunla konuşmaktan mutluydu. Politikasını destekleyenler ve muhalifleri tarafından eşit derecede takdir edildi, saygı gördü. O, Suudi Arabistan ve İran’da, Filistin’de, Mısır’da, Suriye’de, Türkiye’de, Malezya’da, Endonezya’da ve Fas’ta Sünniler ve Şiiler tarafından eşit derecede saygı gördü, sayıldı, takdir edildi ve hatta sevildi. Merhum İzzetbegoviç’e yönelik böyle bir tutum, ölümünden 18 yıl sonra bile Doğu’da ve Batı’da bugüne kadar aynı kaldı” dedi.
“İzzetbegoviç’in böyle bir üne sahip olması, çalışmalarının kamuoyunda yeterince temsil edilmesi için yeterli değil”
Merhum İzzetbegoviç’in, hayatı ve eserleriyle dünyada değerlerini reddederek kullanılmayan büyük bir sermaye bıraktığını belirten Cunuzoviç, “Platon bir filozof olarak ideal hükümdarı, bilge bir adam olarak tanımladı. Tarih boyunca çok az halk, ulus ve devlet böyle bir hükümdara sahip olmakla övünebilir. Ve bir küçük Bosna ve bir küçük Boşnak milleti buna sahipti. Ne yazık ki tüm bunlar, merhum İzzetbegoviç’in ülkemizde ve halkımızda böyle veya benzer bir üne sahip olması, karakterinin ve çalışmalarının kamuoyunda yeterince temsil edilmesi için yeterli değil” ifadelerini kullandı.
“Hayatı boyunca komünist hükümetin zulmüne maruz kalmasına rağmen ideallerinden asla vazgeçmedi”
Bu nedenle ulusal kurumların, üniversitelerin, medyanın ve ilgili kişilerin sorumluluk alması gerektiğine dikkat çeken Cunuzoviç, İzzetbegoviç’in tüm hayatını ideallere adadığını ve küçük yaşlardan itibaren idealleri için zulüm gördüğünü kaydetti. Cunuzoviç, “İdeallerini İslam’dan almıştı ve İslami ideallerin tüm insani ve medeniyet idealleri ve kazanımları ile uyumlu olduğu bilinmekteydi. Merhum İzzetbegoviç’in ideali olan ilk ve temel değer özgürlüktü. Bundan, her bakımdan, diğer her şey doğar. Hayatı boyunca komünist hükümetin zulmüne maruz kalmasına ve ailesinin acı çekmesine rağmen o ideallerinden asla vazgeçmedi. Her şeyden önce öz, esas özgürlük idealinden, yurtseverliğin ortaya çıktığı, aynı zamanda ahlakın, inanç özgürlüğünün, diğerine ve farklı olana saygının, yani çeşitli ve belirli inançlardan bağımsız olarak herkesin eşitliğinin ortaya çıktığı özgürlük olduğunun altını çizdi” dedi.
“Genç Müslümanlar Derneği, İzzetbegoviç de dahil olmak üzere genç Müslümanların ilk nesillerinin anısını korumak için var”
Anma töreninde yaptığı açıklamada, Genç Müslümanlar Derneği’nin amacının, İzzetbegoviç de dahil olmak üzere genç Müslümanların ilk nesillerinin anısını korumak olduğuna dikkat çeken Cunuzoviç, “Dernek ve genç Müslüman ideallerini takip eden bireyler olarak, daha önce bahsettiğim öncülerimizin taşıdığı değerleri ve yaptıkları belirli eylemleri teşvik ediyoruz. Bunu, bizim için uygun olan yollarla ve halka açık forumlar, konferanslar, seminerler, yuvarlak masa toplantıları, bilimsel konferanslar aracılığıyla yapıyoruz. Ayrıca yayın yoluyla hem insanların hem de genç Müslüman ideallerinin onaylanmasıyla ilgileniyoruz” ifadelerini kullandı.
Son olarak, araştırmacıların da erişebildiği arşiv malzemesinin önemli bir bölüm olduğunu aktaran Cunuzoviç, merhum İzzetbegoviç’in entelektüel derinliğini ve bugün karşılaşılan sorulara cevap bulunabilecek eserlerinin hafızasını koruma çağrısında bulundu.
Aliya İzzetbegoviç kimdir?
Bosna Hersek’in Bosanski Samac bölgesinde 1925 yılında doğan Bosna Hersek’in eski Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç, Saraybosna Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Siyasi görüşleri nedeniyle 2 kez hüküm giymiş ve hapse atılmıştı. Tarihler 1983 yılını gösterdiğinde İzzetbegoviç, “Saraybosna davasında” 13 Müslüman aydından oluşan bir grubun ilk zanlısı olduğu ileri sürülmüş, daha sonra 14 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ayrıca, Dayton Anlaşması’nın imzacısı olarak bilinen İzzetbegoviç, savaştan sonra Cumhurbaşkanlığı’ndaki siyasi angajmanını sürdürmüş, fakat 2000 yılında sağlık problemleri nedenleriyle emekli olmuştu. Siyasi angajmanına ek olarak, birçok yabancı dile çevrilmiş birçok önemli eserin yazarı olan İzzetbegoviç, özellikle “Doğu ile Batı Arasında İslam”, “Bosna Hersek’te Savaş ve Barış” ve “Özgürlüğe Kaçışım: Hapishaneden Notlar 1983-” eserleriyle ilgi görmüştü. Tarihler 19 Ekim 2003 yılını gösterdiğinde ise Eski Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç, Saraybosna’da 78 yaşında hayata gözlerini yummuştu.